Son günlerde Avrupa Birliği (AB), Suriye telaffuzunun sosyal ve politik arenada yeniden gündeme gelmesine neden olan büyük bir gelişme yaşadı. AB, Suriye lideri Beşar Esad’ı Brüksel’de gerçekleştirilecek önemli bir zirveye davet etti. Bu durum, hem uluslararası ilişkiler hem de Suriye’nin uzun süredir devam eden krizinin çözümüne dair yeni bir umut ışığı olarak yorumlanıyor. Aslında, bu davet hem AB’nin hem de Esad yönetiminin stratejik hedeflerini gözler önüne seriyor.
Avrupa Birliği, Suriye’deki iç savaşın başlangıcından bu yana Esad yönetiminden uzak durmayı tercih etmişti. Ancak, son yıllarda bölgedeki çatışmaların daha da derinleşmesi ve sığınmacı krizi, Avrupa’nın Suriye ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesine neden oldu. AB, bu davet ile Suriye’deki durumu istikrara kavuşturma ve insani yardımları artırma amacı taşıdığını belirtiyor. Ayrıca, Suriye’nin politik geleceği için diyalog kapılarını açmak, Astana Süreci gibi mevcut süreçlerle uyumlu bir yol haritası oluşturmak istemektedir.
Bu davet, AB’nin sadece radikal gruplarla olan ilişkilerini değil, aynı zamanda Esad yönetimiyle olan duraksamış ilişkilerini de yeniden canlandırma çabası olarak algılanıyor. AB’nin, Suriye’de kalıcı bir barışa ulaşabilmek için Esad’ı masaya oturmaya ikna etme çabası, eski politikaların bir türlü sonuç vermemesi sebebiyle güncel bir strateji olarak öne çıkıyor.
Brüksel’de gerçekleşecek bu zirve, Suriye’nin komşuları ve uluslararası topluluk açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye, İran, Ürdün ve Lübnan gibi ülkeler, Suriye’deki savaşın yakın çevreleri üzerindeki etkilerini derinden hissetmekte. Dolayısıyla, AB’nin Beşar Esad ile kuracağı yeni diyalog formatı, bu ülkelerin de sürece dahil edilmesiyle bölgesel istikrarı sağlama potansiyeli taşıyabilir. Özellikle Türkiye’nin bu süreçteki rolü ve beklentileri, yapılacak görüşmelerin seyrini etkileyecek önemli bir unsur olacaktır.
AB’nin, Suriye’de istikrarı sağlayarak mülteci akışını kontrol altına alma çabasının da altını çizmek lazım. Brüksel, Suriye krizinin Avrupa üzerindeki insani boyutunu çözebilmek için, diplomatik ilişkileri güçlendirerek, iç savaşın çözüm sürecinde önemli bir oyuncu olmayı hedefliyor. Ancak, bu süreçte Esad’ın geçmişteki insan hakları ihlalleri ve otoriter yönetimi nedeniyle yapacağı hamleler, uluslararası kamuoyunda tartışmalara neden olabilir.
Suriye’nin geleceğindeki belirsizlikler ve uluslararası diplomasi boyutundaki gelişmeler, tüm dünyanın dikkatini çeken bir mesele olarak kalmaya devam ediyor. Avrupa Birliği’nin Beşar Esad’ı davet etmesi, bu bağlamda, Suriye ile ilişkilerde bir dönüm noktası olup olmayacağı, tüm yönleriyle takip edilmesi gereken bir durum.
İlerleyen günlerde, Brüksel’de gerçekleştirilecek olan zirvede ele alınacak konular ve Suriye’nin demokratikleşme sürecine dair atılacak adımlar, uluslararası arenadaki dengeleri etkileme potansiyeli taşımaktadır. AB’nin, Beşar Esad ile olan bu ortaklığının ne yönde şekilleneceği ve nasıl bir sonuca ulaşacağı ise tüm dünya tarafından merakla bekleniyor.