İstanbul'un Başakşehir ilçesinde gerçekleşen kadın cinayeti, bir kez daha toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet meselesini gündeme taşıdı. Olay, 25 Ekim 2023 tarihinde, sabah saatlerinde meydana geldi. Evinde silahla vurularak hayatını kaybeden 32 yaşındaki Gülşah Y., çevresindeki insanlar için adeta bir şok etkisi yarattı. Eşi tarafından öldürüldüğü belirtilen Gülşah’ın, komşuları tarafından aşırı derecede sevilen, sosyal ve yardımsever bir birey olduğu öğrenildi. Bu cinayet, İstanbul'daki kadın cinayetleri oranının giderek arttığına dair kaygıları artırdı.
Polis, olay yerine geldikten sonra, Gülşah’ın 34 yaşındaki eşi M. Y.’yi gözaltına aldı. Tanıkların ifadelerine göre, çift arasında zaman zaman tartışmalar yaşandığı biliniyordu. Ancak bu kadar vahşi bir sonucun geleceği kimse tarafından tahmin edilemiyordu. Komşular, evden gelen tartışmalı seslerin sıkça duyulduğunu ve Gülşah'ın sık sık yardım istemek için yanlarına geldiğini belirtti. Özellikle Gülşah’ın yakın arkadaşları, boşanmayı düşündüğünü ancak bu süreçte eşinin kendisine tehditler ettiğini ifade etti.
Olayın ardından Başakşehir'deki kadın dernekleri, cinayeti kınayarak basın açıklaması yaptı. Açıklamada, "Her geçen gün artan kadına yönelik şiddet ve cinayetler, toplumun kanayan yarası haline gelmiştir. Bu cinayetler karşısında sesimizi yükseltmeye ve toplumsal farkındalığı artırmaya devam edeceğiz" denildi. Türkiye genelinde kadın cinayetlerine karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşları, Gülşah’ın öldürülmesini bir kez daha protesto etti ve adalet talep etti.
Kadına yönelik şiddetin özellikle son yıllarda artış göstermesi, Başakşehir'deki cinayet sonrası yeniden tartışma konusu oldu. Sosyal medyada başlatılan #GülşahİçinAdalet kampanyası, kısa sürede geniş bir kitleye ulaştı. İnsanlar, olayla ilgili düşüncelerini paylaşarak, daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguladı. Yerel yöneticilerin acil olarak bir araya gelmesi ve kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla etkin stratejiler geliştirilmesi çağrısında bulunuldu. Başkan, önümüzdeki dönemde kadın sığınma evlerinin kapasitesinin artırılacağını ve sosyal destek programlarının daha da yaygınlaştırılacağını açıkladı.
Uzmanlar, kadına yönelik şiddeti önlemenin sadece yasalarla değil, aynı zamanda toplumun her kesimine düşen sorumlulukla mümkün olacağını dile getiriyor. Eğitim kurumlarında cinsiyet eşitliği konusunun daha fazla işlenmesi ve erkeklerin de bu konuda duyarlılığının artırılması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca toplumsal değişim için, medya ve sosyal medya platformlarında yapılan yayınların daha dikkatli ve sorumlu bir şekilde yapılması gerektiğine vurgu yapılmakta.
Başakşehir'de yaşanan bu trajik olay, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda bir sosyal yaradır. Gülşah Y.’nin hayatını kaybetmesi, binlerce kadının yaşadığı benzer durumların gün yüzüne çıkmasına ve toplumsal farkındalığın artmasına vesile oldu. Kadına yönelik şiddetle mücadelede her bireyin üzerine düşeni yapması ve bir araya gelerek bu sorunun üstesinden gelinmesi gerektiği bir kez daha hatırlatıldı.
Sonuç olarak, Gülşah’ın cinayeti sadece onun kaybıyla kalmayıp, Türkiye'deki kadın cinayetleri sorununu bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkedeki her kadının Gülşah gibi bir travma yaşamasını önlemek için yapılması gerekenler, toplumun her kesiminde tartışılmakta. Unutulmaması gereken, bu tür olayların önlenmesi için sesimizin daha da gür çıkması gerektiğidir. Başakşehir’de yaşanan bu acı olayın ardından, adaletin bir an önce tecelli etmesi ve benzer olayların yaşanmaması için gerekli adımların atılması dileğiyle tüm halkımıza başsağlığı diliyoruz.