Ülkemiz bir bayram sevinci yaşamaya hazırlanırken, Dilan’ın trajik ölümüyle bu sevinç acıya dönüştü. Genç kadın, bayram tatili için hazırlık yaparken, eşi tarafından bıçakla katledildi. Bu haberi duyduğumuzda, bayramların mutluluk, kardeşlik ve beraberlik duygularıyla geçmesi gerektiği düşüncesi bir kez daha zihinlerimizde yankı buldu. Dilan’ın olayına yönelik bilgiler, detaylar ve bu tür olayların önüne geçmek için neler yapılabileceği gibi konular, toplumumuz için bir ders niteliği taşıyor.
Dilan'ın ailesi, normal bir bayram geçirmenin hayalini kurarken, olay 3. gün sabahı Dilan’ın evi önünde meydana geldi. Komşular, ardında bir ses duymuştu. Dilan, bayram kutlamaları sırasında kocasının saldırısına uğrayarak ağır yaralandı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Dilan’ı hastaneye kaldırdı. Ancak, yapılan tüm müdahalelere rağmen genç kadının hayatını kaybetmesine engel olamadı. Eşinin saldırgan şekilde ona saldırması, birçok kişiyi derin bir üzüntüye boğdu. Dilan’ın ölümü, sadece bir kadının hayatına son vermekle kalmadı, aynı zamanda bir toplumun bayramını da kararttı. Olayın ardından polisin başlattığı soruşturma, halk arasında kadına yönelik şiddet konusunu bir kez daha gündeme getirdi.
Dilan’ın trajik ölümü, ülkemizdeki kadına yönelik şiddetin ne denli kritik bir sorun olduğunun altını çizmektedir. Kadına yönelik şiddet, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir sorun olarak ele alınmalıdır. Dilan’ın durumu, birçok kadının kabusuna dönüşmüş olan bir sorun için bir uyanış çağrısı olmalıdır. Öncelikle, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine yapılan eğitimler ve projeler artırılmalı, kadınların güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Boşanma süreci veya aile içi anlaşmazlıklar, çözüm bulmak için dostane yollarla ve hukuki yollarla aşılabilmelidir. Bu tür olayların önlenmesi için, kadınların güvenliğini artıracak yasaların geliştirilmesi bir zorunluluktur. Dilan'ın hikayesi, belki de gelecekte başka kadınların hayata tutunabilmesi için hayati bir derstir.
Son olarak, Dilan’ın hikayesinden yola çıkarak herkesin üzerine düşen sorumluluklar olduğunu hatırlatmakta fayda var. Öncelikle, kadınların her zaman desteklenmesi ve seslerinin duyulması gerektiği unutulmamalıdır. Kendi hayatı boyunca birçok zorlukla mücadele eden Dilan, belki de en büyük savaşını ellerinde olmadan kaybetmiştir. Bu tür olayların son bulması için toplumun her kesiminin, her bireyin üzerine düşen görevi ciddiyetle yapması gerekmektedir. Bayramların neşesinin kabusa dönüşmemesi için, Dilan gibi kadınlara sahip çıkalım.