Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden eski başkan Cemal Acar’ın cenazesi, beklenmedik olaylarla dolu bir törene ev sahipliği yaptı. Acar’ın ölümünün ardından ortaya çıkan husumet, cenaze törenine damga vurdu. Beklenenin aksine, gözyaşları yerine tartışmalar ve çekişmeler ön plana çıktı. Bu durum ise toplumda derin bir etki yaratırken, siyasetin nasıl şekillendiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Cemal Acar’ın cenaze töreni, ailesinin yanı sıra eski siyasi arkadaşları, rakipleri ve vatandaşların da katılımıyla geniş bir kitleyi bir araya topladı. Ancak, televizyon kanalları ve sosyal medya üzerinden yapılan yayında, Acar'ın yakınları arasında başlayan tartışmalar, tüm dikkatleri buraya çekti. Cenaze merasimi sırasında, Acar'ın mirası üzerine yapılan konuşmalar, karşıt görüşlerin bir araya geldiği bir tartışma platformuna dönüştü.
Bir yanda Acar’ın siyasi idealleri hakkında övgüler yağdıran destekçileri, diğer yanda ise uygulamalarını eleştiren muhalifler yer aldı. “Osmanlı Mirası” adlı bir grup, Acar’ın politikalarının utanç verici olduğunu ve halkı ikiye böldüğünü belirtirken, destekçileri de onun herkesi birleştiren bir lider olduğunu savundular. Törenin ilerleyen dakikalarında, tansiyonun yükselmesiyle birlikte bazı katılımcılar arasında sözlü bir tartışma çıkması, durumu daha da gergin hale getirdi.
Cenaze töreninde yaşanan bu olaylar, toplumun genelinde siyasi bir kutuplaşmanın ne denli derinleştiğini gösterirken, eski başkanın anısına yapılan saygısızlık olarak değerlendirildi. Siyasi analistler, Acar’ın vefatıyla birlikte kutuplaşmanın daha da tırmanacağı öngörüsünde bulunuyor. Acar, kariyeri boyunca birçok politik kampanyaya imza atmış, birçok kişiyi desteklemiş ve aynı zamanda eleştiriler almış bir siyasetçiydi. Bu durum, aynı zamanda cenazeye katılanların zihinlerinde Acar için farklı anılar ve duygular bıraktı.
Birçok siyasetçi, cenaze töreninin ardından Acar’ın hatırasına saygı göstermek yerine, politik oyunlara devam etmenin acıklılığını dile getirdi. Ancak bu açıklamalar, Acar’ın ailesi ve dostları tarafından pek de olumlu karşılanmadı. Cenaze sürecinin, uzun bir siyasi geçmişin ardından gelen bu tartışmada dikkate alınması gereken bir durum olduğunu vurgulayan Acar’ın ailesi, olumsuz durumların çözüme kavuşturulması için daha sağduyulu bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini belirtti.
Eski başkan Cemal Acar’ın cenazesinin yarattığı kriz, toplumun hala derin yaralarla dolu olduğunun altını çizmektedir. Bu incelikli durum, siyasi hayatta yaşanan gerginliklerin, kişisel olaylarda ne denli etkili olabileceğini gösterirken, ilerleyen günlerde bu husumetin nasıl bir çözüm yöneleceği merakla beklenmektedir. "Düşmanlar bile dost olamaz" söylemi, Acar’ın cenaze töreninde yaşanan olaylarla sarsılırken, bu durum insanların nasıl geçmişten bugüne gelen olumsuz hislerle dolu bir toplumda yaşadığı gerçeğini bir kez daha ön plana çıkardı.
Sonuç olarak, Cemal Acar’ın cenaze töreni, sadece bir anma değil, aynı zamanda toplumdaki bölünmüşlüğün ve siyasi çekişmelerin bir yansıması oldu. Acar’ın ölümü, sadece bir kişinin kaybı değil, aynı zamanda bir dönemin de kapanması anlamına gelebilir. Ancak bu kapanışın ardından gelen krizlerin nasıl çözüleceği ve toplumun bu gerginliği nasıl aşacağı, belirsizliğini koruyor. Merasim sonrasında yaşanan bu tür olaylar, insanları bir araya getirmenin yerine daha çok ayrıştırıcı bir rol üstlendiği izlenimini veriyor.
Cenaze merasiminin sona ermesiyle birlikte, Cemal Acar’ın mirası etrafında dönen siyasi söylemlerin daha da şiddetleneceği düşünülmektedir. Bu olay, toplumun geleceği adına önemli bir ders niteliği taşıyor: Ölüm bile husumeti bitiremedi.