Yıllardır tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler, yeni su kaynakları arayışına yönelirken, bölge halkı gelecek kaygısı taşımaya başladı. Yayladağı, Hatay ilinin önemli bir yerleşim birimi olarak bilinirken, son dönemde yaşanan kuraklık, burada yaşayanların hayatını tehdit eder hale geldi. Meteoroloji verilerine göre, son 65 yılın en kurak döneminin yaşandığı bölgedeki su kaynakları hızla azalmaya devam ediyor. Yapılan araştırmalar, Yayladağı'nın su kaynaklarının sadece 98 günlük kullanım süresi kaldığını gösteriyor!
Kuraklık, genellikle düşen yağış miktarı ile değişken sıcaklıkların birleşiminden kaynaklanır. Yayladağı’nda ise bu durum, iklim değişikliği ve insan kaynaklı faaliyetlerin etkisiyle daha da belirgin hale geliyor. Tarım arazilerinin genişletilmesi, orman alanlarının azalması ve yer altı sularının yanlış kullanımı, bölgedeki su kaynaklarının tükenmesine neden olan faktörlerin başında geliyor. Bu nedenle, köylüler ekinlerini sulamakta zorlanırken, hayvanlar için gerekli su temininde de ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor.
Yaşanan bu kuraklık, bölgedeki sosyal ve ekonomik hayatı da olumsuz etkiliyor. İnsanlar, suyun yetersizliği nedeniyle tarımsal faaliyetlerini sürdürememekte, bu da gıda fiyatlarının artışına yol açmaktadır. Geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlayan aileler, su krizi nedeniyle kendi gelecekleri hakkında endişe taşımaktadır. Bazı aileler, gelirlerini artırmak için şebeke suyunu kullanmaktan kaçınmakta ve su tasarrufu konusunda kendilerini eğitmektedir.
Uzmanlar, Yayladağı’ndaki su krizi ile başa çıkabilmek için çeşitli çözüm önerileri sunmaktadır. Bunlar arasında, yağmur suyu hasadı sistemlerinin kurulması, mevcut su kaynaklarının daha verimli kullanımı ve sürdürülebilir tarım yöntemlerinin teşvik edilmesi yer almaktadır. Ayrıca, bölgedeki büyük ölçekli tarım faaliyetlerinin gözden geçirilmesi ve daha az su tüketen bitki türlerine yönelmek de önemli adımlar arasında sayılmaktadır.
Yayladağı’ndaki durumun aciliyetini fark eden yerel yönetimler de, halkı bilinçlendirmek amacıyla çeşitli kampanyalar ve eğitim programları başlatmıştır. Bunun yanı sıra, su kullanımını azaltıcı tedbirlerin yanı sıra, yeni su kaynakları arayışında kamu ve özel sektör iş birliğinin artırılması önerilmektedir. Yerel halkın da bu süreçte aktif bir rol alarak, su tasarrufunu teşvik edici kampanyalara destek vermesi bekleniyor.
Sonuç olarak, Yayladağı’nda su krizinin etkileri giderek derinleşirken, bu sorunun çözümü için hem yerel yönetimlerin hem de halkın dayanışma içinde hareket etmesi büyük önem taşıyor. Eğitim, farkındalık ve kolektif çaba ile birlikte, bölgede su kaynaklarının daha verimli kullanılabilmesi ve sürdürülebilir bir gelecek sağlanması mümkün olacaktır. Bu, sadece Yayladağı için değil, benzer sorunlar yaşayan diğer bölgeler için de önemli bir örnek teşkil edecek ve gelecekteki nesillere yaşanabilir bir çevre bırakma hedefinde önemli bir adım atılacaktır.